Gebelikte vücudumuzda oluşan değişimlerin büyük çoğunluğu içimizde oluşan bebek ve plasentanın verdiği uyaranlara cevaben gerçekleşir. Sistemik değişiklikleri tek tek inceleyecek olursak:
Memeler: Gebeliğin ilk haftalarında memelerde sızı hissedilir, haftalık ilerledikçe de memelerin boyutları gittike artar ve üzerinde damarlar belirginleşir. Meme ucu belirginleşir ve etrafı haftalık ilerledikçe koyu renk alır. Meme başının etrafında küçük sebase bezlerin fizyolojik büyümesine bağlı belirgin kabarıklıklar izlenir. Meme cildinin üzerinde büyümeye ve gerilmeye bağlı çatlaklıklar izlenebilir. Meme boyutunun süt üretimi ile ilişkisi yoktur.
Cilt değişiklikleri: Karın basen bacak meme cild, üzerinde gerilmeye bağlı oluşan çökük hafif renk koyuluğu olan oluşumlara gebelik çatlağı stria gravidarum denir. Bu çatlakların en önemli sebepleri hızlı kilo artışı, genç anne yaşı ve ırsi özelliklerdir. Ayrıca karın ön duvarında orta hatta koyu renkli çizgi belirebilir bazı gebelerde yüzde hiperpigmentasyona bağlı cilt lekeleri gelişebilir buna gebelik maskesi (kloasma) denir. Cilt rengindeki koyulaşamalar koltuk altı meme başı etrafı ve genital bölgelerde izlenebilir, doğumdan sonra bu renk değişimi çoğunlukla tümüyle düzelir. Gebe kadınların çoğu cilde artan kan akımı nedenli sıcaklık hissi duyulabilir, ayrıca artan hormonlar sonucu cilt yüzeyinde küçük örümcek benzeri kılcal damar genişlemeleri izlenebilir.
Kardiovaskular sistem değişiklikleri: Özellikle 8. Gebelik haftasından sonra belirgin değişiklikler izlenir. Postur değişikliğine bağlı arteryal kan basıncı ölçümleri daha düşük seyreder. İstirahat nabzında 10/dk artış saptanmıştır. Gebeliğin haftalığı ilerledikçe artan rahim büyüklüğü sırt üstü yatarken tansiyon düşmesine sebep olabilir, buna supin hipotansiyon denir.
Hematolojik değişiklikler: Normal seyreden gebeliklerde kan hacmi %45 artış gösterir. Bunun başlıca sebepleri büyüyen ve kas hacmi artan rahim , rahim içinde büyüyen fetus ve plasenta , ayakta ve yatarken annenin dolayısıyla da bebeğin kalbe dönen kan miktarının yüksek tutulması ve anneyi doğum sonrasında olan kan kaybının zararlarından korumaktır. Kan hacminde, özellikle plazma miktarındaki artış kandaki Hb ve Htc seviyesinde göreceli düşüşe ve alınması gereken demir ihtiyacında artışa sebep olur. Demir ihtiyacı yeterli karşılanmazsa anemi dediğimiz tablo gelişir.
Gebelikte damar hastalıkları varis ve hemoroid: Toplardamarların gerek büyüyen karın içi basıncına sekonder gerek gebelik hormonu progesteronun damar düz kaşını gevşetmesene ve geri dönüşün azalmasına sekonder olarak cilt yüzeyınde ve anus çeperinde genişlemesine varıs ve hemoroid denir.
Gebelikte bağışıklık sistemi: Vücudun gebeliği yabancı bir madde gibi algılayıp reddetmemesinin sebebi gebelikte bağışıklık sisteminin baskılanmış olmasına bağlanmaktadır .Bu durum ayrıca vücudun kendi hücrelerine açtığı savaş olarak tanımlanan otoimmun hastalıkların gerilemesini de açıklıyor(romatoıd artrıt, multiple sklerozis, otoimmun tiroidit gibi) Vücudun inflamasyona cevabı olarak bilinen bazı parametreler de gebelikte geçerli değildir.(esr crp fibrinojen gibi) Ayrıca vücutta yüksekliği enfeksıyonun varlığına işaret eden lökosit sayımının da üst sınırı değişir( 14000-16000 e kadarı normal sayılır.)
Üriner sistem: Böbreklerin radyolojik olarak ölçümünde 1 cm büyüme saptanabilir. Büyüyen böbrekler artan kan hacmiyle beraber süzme işini arttırır, bu da üre ve kreatin seviyesinde azalmaya sebep olur. Ayrıca süzmenin artmasıyla idrarda şeker atılımı artabilir. Rahmin bası etkisiyle özellikle sıklıkla sağ tarafta izlenen böbrek kalikslerinde çap artışı izlenebilir .Yine artan rahim boyutu ve ağırlığıyla mesaneye artan bası sık idrara çıkma ihtiyacına ve hatta idrar kaçırmaya sebep olabilir. Yine bası etkisiyle pelvik organların aşaği doğru yer değiştirmesi mesaneye basıya bu da idrarın yetersiz boşaltılmasına ve kalan idrarın enfeksiyon oluşumunda bir etken olduğu düşünülür.
Gebelikte kas iskelet sistemi: Gebelik haftası ilerledikçe öne ve aşağıya doğru büyüyen rahimi kompanse etmesi için sırtta içe bükülme yani lordoz artar. Bu da ağırlık merkezinin arkaya kaymasına ve sırt bel ağrılarına sebep olur. Eklemlerdeki esnemeye bağlı olarak özellikle genital bölgenin üstündeki pubik kemiklerde ağrıya sebep olabilir. Bu esnemeler gebeliğin ilk 3 ayında başlar. İlerleyen haftalarda boynun öne eğiminin artması ve omuz kavisinin çökmesi ön kol kaslarında görev yapan sinirlerin gerilmesine ve güçsüzlük ve uyuşmaya sebep olur. Gebeliğin ilerleyen haftalarında en sık rahatsızlık bacak kramplarıdır. Sebebi net bilinmemekle beraber ağırlık artışı, büyüyen rahmin sinirlere basısı, sıvı tüketiminde azlık veya fosfor miktarında fazlalık suçlanmıştır. Genellikle kramplar gece olur ve uykudan uyandırıcı şiddettedir. Önlemek amaçlı, uzun süre ayakta kalmamak, bol sıvı tüketmek, kilo alımını sınırlı tutmak, bacağın dolaşımını engelleyecek pozisyonlardan uzak durmak gerekir. Kramp girdiğinde bacak elevasyonu, sıcak kompres, masaj iyi gelebilir. Tedavide doktor kontrolünde verilen magnezyum içerikli preparatlar kullanılabilir.